22 Ocak 2009 Perşembe

KOMŞUNUN OĞLU GİBİ!

Sıkı bir "Yaprak Dökümü" takipçisi olarak dün akşam özet bölümden sonra (neredeyse dizinin tamamı!) yeni bölümü izlemek üzere kuruldum televizyonun karşısına. Geçen hafta yaşadığım Şevket travması geçicidir diye düşünüp, kendimi alıştırmaya çalıştım ama nafile! Hasan Küçükçetin'i her gördüğümde reklam arasında başka diziye bakıyor gibi hissettim kendimi. Bunu Küçükçetin'in kötü oynamasından değil, üç sezonun verdiği alışkanlıktan yaşadım ve sanırım daha birçok kişi benimle aynı düşüncededir. Menekşe ile Halil'de Mustafa'yı görsem bir kaşık suda boğardım herhalde. Bu da Hasan Küçükçetin'in başarısından kaynaklı. Hatta çoğu zaman o dizide senaryonun onun üzerine değiştirildiğini bile düşündüm. Yönetmen eğer oyuncuyu tutarsa, isterse bölüm oyunculuğu için gelsin, onu alır başrol yapar, nitekim Kurtlar Vadisi'nde Muro karakterine film yapıldığı gibi. O da birkaç bölümlüğüne girdiği dizide ayrı bir hikayeyle sürekli oynamaya başlamıştı.

Caner Kurtaran'da çok tutuk oynuyordu aslında ama Hasan Küçükçetin üç sezondur devam eden karakterde oynama yapamadığı için, Şevket gözüme daha da bir tutuk göründü. Bu bir dezavantaj, baştan beri bu rolde Küçükçetin'i izleseydik eminim ki hiç yadırgamayacaktık. Eminim o da bu eleştrilere kendini hazırlayıp da bu rolü kabul etmiştir. Ben şahsım adına oyuncuya alışma taraftarıyım. Umarım bu yabancılığım çok fazla sürmez.

20 Ocak 2009 Salı

YERE GÖĞE KOYAMIYORLAR

Birçok dizi ve sinemada oynayan,tiyatro kökenli oyuncumuz Emre Kınay son olarak Mahsun Kırmızıgül'ün senaryo ve yönetmenliğini üstlendiği "Güneşi Gördüm"de "Musto" karakterini canlandırıyor. Oyuncuları, 12 Mart'ta gösterime girmesi beklenen filmi koyacak yer bulamıyorlar.

Emre Kınay, "Musto" olarak bu yapımda yer almaktan büyük zevk aldığını ifade etti. Kırmızıgül'ü kah Mimar Sinan'a, kah Yılmaz Güney'e benzeten Kınay, filmin hem gişe anlamında hemde sanatsal yönüyle çok başarılı olacağını savundu. Mahsun Kırmızıgül'e hayranlığını her fırsatta dile getiren Kınay, çıraklığında birinci filmi "Beyaz Melek"i , kalfalığında ikinci filmi "Güneşi Gördüm"ü çeken böyle başarılı bir yönetmenin çekeceği üçüncü filminin tadından yenmeyeceğini söyleyerek, ne kadar iddialı olduklarını bir kez daha gösterdi.

Ekip işi olan sinema gibi meşakkatli bir işin, böyle bir birliktelik içersinde çekilmesi, öncelikle seyirciye geçecektir. Birçok usta oyuncunun yer aldığı kadroda kadın oyuncular dikkat çekici. Aralarında Demet Evgar,Hande Subaşı,Şerif Sezer ve Yıldız Kültür'ün yer aldığı kadronun, bir hayli seksapaliteye sahip olan Demet Evgar ve Hande Subaşı gibi isimleri, yöresel kıyafetler içinde göreceğimiz filmde çok çarpıcı sahnelerle yer alacak.

19 Ocak 2009 Pazartesi

YOL DEĞİŞTİRDİLER

Çağan Irmak tarafından senaryolaştırılan ve Irmak Çığ tarafından yönetilen "Yol Arkadaşım" kanal değiştirdi. Çağan Irmak, yaz sezonunda dizinin senaryosunu başka ellere emanet edip, çok ses getiren Türk Filmi "Issız Adam"ı çektikten sonra, diziye dönüş yapmıştı.

Başrollerini Özge Özberk ve Polat Bilgin'in oynadığı "Yol Arkadaşım", geçtiğimiz sezon sonunda Kanal D ekranlarında yayına girmişti. Başladıktan kısa bir süre sonra sezon finali yapan ekip, yeni sezona maalesef istedikleri gibi bir giriş yapamadı. Dizinin senaryosunu yazan Çağan Irmak'ın, "Issız Adam" çekimleri için, diziye ara vermesinin yanısıra, gün ve saat olarak da düzen bir türlü yerine oturmamıştı. Sonuç olarak Pazartesi akşamları saat 22:00'de yayınlanan dizi, Kanal D rating sıralamasına göre alt sıralarda kalmıştı. 2008'în son günlerinde çekimleri durdurulan dizinin, 2009'la birlikte yayınına devam etmesini umarken, dizinin Star Tv ekranlarında yayınlanmaya başlayacağını duyduk. Her kanalın farklı rating sıralamaları olduğu için, Kanal D "Yol Arkadaşım"dan vazgeçerken, Star Tv bu dizide karar kıldı. Yeni kanalında çok yakında yayınlanmaya başlayacak olan dizi, eski tadında sevenlerinin karşısında yer alacağa benziyor.

14 Ocak 2009 Çarşamba

SAMİM'İN SEVDASI

Gitmekle kalmak arasında ne olduğunu anlayamayan bir adam Samim... Kardeşinin ve eşinin ölümüyle yeğenlerine bakmak zorunda kalmak mı canını acıtan, sorumluluk korkusu mu??? Yıllarca ordan oraya yaptığı seferlerde, Meloş'unu hiç unutmamış bir adam aslında... Geri döndüğünde birşeyleri düzene sokmaya çalışmak canını sıkıyor. Deli otu yemiş gibi birden karar verip ortadan kayboluyor, sonra geri dönüşü olabildiğince geciktiriyor çünkü niye gittiğinin açıklamasını daha kendisine bile yapamadan, ardında bıraktıklarına bunu anlatacağını bilemiyor. Kendini avutmaya çalışmasıysa cabası. Bu gelgitlerle boğuşan Samim'in yanısıra, "a" dese içimize doğallık sunan Meloş'un hayat gailesi, tezat teşkil etse de, görünürde yarım kalmış ama iki tarafında hiç bırakmadığı bir sevdayı izliyoruz inceden...

9 Ocak 2009 Cuma

ACABA BU DİZİYİ MELEKLER KORUR MU?

Perşembe akşamları bağlı olduğum bir dizi olmadığı için biraz ondan biraz bundan karma bir çerez tabağı yapıyorum çayın yanına. Çerez tabağımın Şam fıstığı rütbesine "Melekler Korusun"u layık gördüm, başladım izlemeye. İlk bölümünü kaçırmıştım, bolca yayınlanan tekrarlarda denk geldiğim kadarıyla konuyu kavrayabildim. Karakterlerin çoğu oturmuş. Özellikle Melek (Hümeyra), Salih (Avni Yalçın), İpek (Özge Özprinçci) ve Özgür (Selin Şekerci). Meleğin otoriter ve sert yanının altında hafif bir "Telviye Hanım" barındırması güzel geldi. Mezar başında Çehow'un Martı'sıyla ilgili yanılmayı, çok güzel oynadı. Tabi orada senaryonun da apayrı bir rolü var. Dizide eksikler var tabi, umarım onlarda kısa sürede giderilip, mantık hataları ve açıklar en aza indirilir.

Selin Şekerci daha önceden Kavak Yelleri'nde de bir bölüm oynamış ancak hatırlamadığım bir yüz. Bu dizide özellikle kavga sahnesinde izlediğim performans gayet başarılıydı, kendisi İzmir Devlet Tiyatrosu'nda yer almış. Yeteneğin yanısıra aldığı eğitiminde izlerini taşıyan bir oyuncu.

Diziyi izlemeden, oyuncular üzerine yazdığım yazımda başarılı bir yapım olacağını düşündüğümü belirtmiştim ancak şu anda aynı fikirde değilim, maalesef ki bu dizinin uzun soluklu olmayacağını düşünüyorum. Ana karakterler harici, diğer karakterlerin seçimleri daha iyi yapılmalıydı.

8 Ocak 2009 Perşembe

NE OLACAK BU DİZİLERİN HALİ?

Yok ekonomik krizdi, yok Ocak ayı reklam paylarıydı derken tv karşısında kök saldık. Yeni yılla birlikte, herkes hayatına ilk günden yeni bir sayfa açar, tv kanalları ise indir bindir tekrar bölümleri yayınlayıp dururlar. Dizileri sürekli olarak yeni bölümleriyle yayınlamazsanız, akıcılığı gider, etkisini kaybeder. Bakın yaz sezonunda ara verip, yeni sezonda yayınlanmaya başlayan dizinizin ilk iki-üç bölümünü izlemeyin, ister istemez diziden koparsınız. Şimdi diyeceksiniz ki "Aynı şey değil, birinde izlemediğimiz zaman yeni bölümlerle konu ilerliyor, diğerinde izlemediğimiz zaman konu aynı yerde kalıyor", konu aynı yerde kalıyorda, biz konunun nerde kaldığını bile unutmuş oluyoruz. Bu konuda başı Kanal D çekiyor. Kavak Yelleri üç boş haftanın üstüne bir hafta yeni bölüm yayınlandı ve ardından yine paydos! Yaprak Dökümü'nün bir haftası yılbaşına denk geldi, bu haftada bonusu oldu! Aşk-ı Memnu, normal yayın akışında başlayan tekrarlar silsilesiyle tüm hafta anılarını yaşattı! Dizi, Kanal D'nin kurtarıcı meleğiydi. Asıl şu günlerde kanalların kurtarıcı melekleri sit-com lar. Hem düşük maliyetli, hem de ana hikayeye bağlı kalarak geliştirilebilecek bir malzeme.

Star Tv
, güzel bir sit-com la yeni yıla giriş yaptı. Papatyam... Metin Akpınar ve Nilgün Özhan Kasapbaşoğlu'nun başrollerini paylaştığı dizinin önü çok aydınlık görünüyor. Senaryo, cast ve çekim teknikleri bakımından izleyicinin ilgilisi çekmeyi başardı. Bunda usta oyuncularında rolleri büyük tabi. Nilgün Özhan Kasapbaşoğlu tiyatro kökenli bir oyuncumuz, yer aldığı bir çok önemli tiyatro eserinin yanısıra sinema filmerinde de oynamış, Ayrıca seslendirme sanatı da yapan Kasapbaşoğlu, TRT ve özel stüdyolarda seslendirme yönetmeni olarak görev yapmakta. İlk bakışta bir "Sumru Yavrucuk" edası hissettiğim usta oyuncunun, daha mimiksiz ifadelerinden aradaki farkı görebildim. Metin Akpınar gibi bol mimik kullanan bir oyuncunun karşısına Feride rolüyle Kasapbaşoğlu'nun seçimi çok yerinde olmuş zira iki bol ifade kullanan karakter, fazlasıyla görüntü karmaşasına sebep olabilirdi. Daha çok 40 yaş üstüne hitap edeceğini düşündüğüm dizinin uzun soluklu olacağını düşünüyorum.

2 Ocak 2009 Cuma

YENİ YIL REHAVETİ DİYELİM

Yeni yılın ilk penceresinden herkese merhabalar...

Koca bir yılı geride bırakmanın tadıyla mı - hüznüyle mi bilinmez, 31 Aralık gecesi neredeyse her evde tatlı bir telaş vardı. Kimi dışarı çıkmanın hazırlığını yaparken, kimi evinde geçireceği gecenin detaylarıyla ilgilendi. Herkes yeni yıl için kendince hazırlığını yaptı ve 2009'u karşıladı.

O gece eğlence programlarının yanısıra Eurovision'da bu yıl umudumuz olan Hadise'nin "Living in Dreams" adlı şarkısını dinleyebildik. Bol göbek danslı şarkısıyla, Hadise'ye bol şanslar dilerim.

Yılın ilk yeni dizisi "Melekler Korusun" oldu. İzleme fırsatım olmadı ancak yorumlardan okuduğum kadarıyla gelecek vaat eden bir yapım olduğunu düşünüyorum.

Yılın ilk yayından kaldırılan dizisi de TRT 1'in "Mert ile Gert"i oldu. Sezon başından beri hep aynı sıralamada kalmasına karşın, dizi bu zamana kadar gelebildi. Bunun önemli etkenlerinden biri yayınlandığı kanalın TRT olması. TRT'de olmak avantaj mı dezavantaj mı tartışılır. Emre Altuğ ve Raga Oktay'ın başrollerini paylaştığı dizinin ekibi de aslında çok sağlamdı. Ayşen Gruda ve Zihni Göktay gibi ustalarında yer aldığı dizide akıcılık da yerindeydi ancak gel gör ki kanalın rehaveti dizinin rating sıralamasına yansıdı. Bu dizi özel kanallardan birinde yayınlansaydı, eminim şu anda en çok izlenen sit-comlardan biri olurdu. TRT'nin rating değerlendirmesi diğer kanallara göre daha düşük, özel kanallarda diziler 4'ün altına düştüğünde yayından kaldırılırken, TRT'de bu rakam çok daha düşük. 1,5'un altına düşen dizilerde fiyat indirimine giden kanal rakamlar 1'e ulaştığında diziyi yayından kaldırıyor. Ancak özel kanalların TRT'ye göre izlenme oranları daha yüksek olduğundan neredeyse en vasat dizi bile 4 ve daha yüksek puan alıp kendini izlettirebiliyor. Özel kanallarda düşük bir sıralamada yer alacak ve ivedilikle yayından kaldırılacak dizi TRT'de uzun süre yayınlanırken, yine özel kanallarda yüksek sıralarda yer alacak bir dizi bu kanalda vasfını yitiriyor. İşte bu yüzden TRT dizilerinin avantajlı mı dezavantajlı mı olduğunu bir türlü kavrayamıyorum.

Yine bol seyirli bir yıl geçireceğe benziyoruz. Hep dediğim gibi bolca "Kalite" izleriz.